TÜRKÇE KONULARI
>>>CÜMLENİN ÖĞELERİ <<<
CÜMLENİN ÖĞELERİ
Cümleyi oluşturan yapı taşlarıdır.
YÜKLEM:
Cümlenin temel öğesi, olmazsa olmazıdır.
Cümleyi yargıya bağlar ve yüklemsiz yargı olmaz (yüklemsiz yargı olmazsa yüklemsiz cümle de olmaz.
Temel özelliği yargı bildirmesidir.
Diğer öğeleri yüklem yönlendirir. Çünkü tek yüklem bir cümledir. Ayrıca yüklemsiz cümle olmaz.
Örn:Bir şekerli bir ıspanaklı (yargı bildirmediği için cümle değildir.)
Önce anneanneme gittim.
Gizemli ama sıcak biri.(sonunda noktalama işareti bulunduğu için gizli bildirme eki ‘-dır’ vardır ve bu yüzden cümledir.Çünkü kesin yargı bildirir.)
Size katmer versek kabul eder misiniz?(soru cümlesi olduğu için sanki yargı yokmuş gibi görünüyor ama soru da yanıt isteme olduğu için bir yargı vardır.)
ÖZNE: (KİM, NE, HANGİSİ sorularına yanıt verir.)
Yapan veya kendisiyle ilgili bir durumu üzerine alan,olan sözcük veya sözcük öbekleridir.
-YAPAN,OLAN
-yapan KİM,olan NE
örn:Büyükler arka sıraya otursun.(oturanlar kimler veya yapanlar kimler)
Bu saatte sokağa çıkmak tehlikelidir.(olan ne veya tehlikeli olan ne)
Kim konuyu özetlesin?(özetleyen kim)
ÖZNE ÇEŞİTLERİ:
A)GERÇEK ÖZNE:
Cümlede fiilin belirttiği işi yapan veya eylemi etkileyendir.
Cümlede eden veya olan öğedir.
Örn:Ali ata bak.
B)GİZLİ ÖZNE:
Cümlede olmayan ama yüklemde gizli olan öznedir.
Örn:Buraya gelir misin?(kim-sen-g.ö)
C)SÖZDE ÖZNE:
Nesne durumundaki öğenin özneymiş gibi algılanması.
Yüklemin edilgen yapma eki (-ıl) ni alması.
Örn:Cam kırıldı.
Araba devrildi.
NESNE:(NE, NEYİ, KİMİ, KİMLERİ sorularına yanıt verir)
Öznenin yaptığı işten etkilenen öğedir.
Öznenin eyleminden doğrudan etkilenendir.
1.BELİRTİLİ NESNE:
-Belirtme durumu eki (-i) ni almış nesnedir.
-NEYİ, KİMİ, KİMLERİ sorusuna yanıt verir.
2.BELİRTİSİZ NESNE:
-Yalın durumda olan
-Gerçek öznesi olan bir cümlede “ne?” sorusunun yanıtıdır.
-NE sorusunun yanıtıdır.
Örnekler:-Ahmet orada da arkadaş buldu.(herhangi bir arkadaş,belirsizlik var)
-Ahmet orada da arkadaşını buldu.(kafasındaki arkadaş tipine uyanını,seçicilik var,dengini buldu)
TÜMLEÇLER:
Yüklemi, cümleyi anlamca tamamlayan, pekiştiren, tümleyen öğelerdir.
DOLAYLI TÜMLEÇ:
Yönelme(-a),bulunma(-da),çıkma/ayrılma(-dan) eklerini kesinlikle alırlar.
-Kim-e, kim-de, kim-den
-Ne-y-e, nere-y-e, nere-de, nere-den
örn:(NEREYE,NEREDE,NEREDEN)
Tavuk ambara koşar.
Tavuk ambarda şişer.
Tavuk boğazdan iner.
Örn:(KİME,KİMDE,KİMDEN)
Ali,Ahmet’e baktı.
Kitap,Ahmet’te duruyor.
Yanıt,Ahmet’ten geldi.
ZARF TÜMLECİ:
Yüklemi ZAMAN,MİKTAR,DURUM,YÖN bakımından tümleyen öğedir.
-ne zaman,ne kadar,nasıl,nereye
-nereye sorusunun yanıtının zarf tümleci olabilmesi için yönelme eki(-e)ni almaması gerekir.
Örn:
Toprak,derin derin ürperdi
Ona yüz lira kadar borçlandı.
Uyarı: Yer yön zarfları (ileri, beri, içeri, yukarı, aşağı, geri, ileri) ad durum eklerinden (-e, -de, -den) birini alırlarsa dolaylı tümleç olurlar:
Örn:
Yukarı gel.
Yukarıya gel.
İleri git.
İleriye git…
UYARI: Yükleme sorulacak sorularla sırasıyla, özne, nesne, dolaylı tümleç ve diğer tümleçler bulunur.
ARA SÖZ:
Tek başına kullanılmayan; ancak bir cümlenin anlamını tamamlayan yargısız anlatımdır.
Örn:
İşte o zaman, iki canciğer dostum, Gül’le Serap, bana çok kırıldılar.
Oraya, o üzüntü duydukları yere gitmek istiyorlardı.
Onun kadar işine – belki iyi belki kötü – düşkün bürü yoktur.
ARA CÜMLE:
Asıl cümleyle yapısal bağlantısı bulunmayan yargılı anlatımdır. Yani yüklemi vardır.
Örn:
Hızlı hızlı, çünkü yağmur yağıyordu, avluyu geçerek eve geldi.
Buraya , sanki çok da umurumda, neden geldiğini uzun uzun anlattı.
VURGU:
Yükleme en yakın öğedir
Yüklem bir cümlede temel olduğu için kendisine yakın öğeyi veya sözcüğü daha çok belirginleştirir.
Seslendirirken yükleme yakın öğe veya sözcük daha belirgin söylenir. Vurgu bu sözcük veya öğedir.
Örn:
Türkülerimi herkes dinlesin.
Artık bırak beni.
Okulların kapanmasına daha çok var.
Uçmak her zaman içimde saklı durur.
>>>SES BİLGİSİ KONU ANLATIM <<<
SES BİLGİSİ KONU ANLATIM
Sesliler: Söylerken herhangi bir engelle karşılaşmadan çıkarlar.
-Kalın sesliler:a,ı,o,u İnce sesliler:e,i,ö,ü
-Düz sesliler:a,e,ı,i Yuvarlak sesliler:o,ö,u,ü
-Geniş sesliler:a,e,o,ö Dar sesliler:ı,i,u,ü
Sessizler:Söylerken engellerle karşılaşırlar.Bunun içinde söylerken ünlüyle birlikte söylenirler.
-Sert sessizler:f,s,t,k,ç,ş,h,p
-Yumuşak sessizler:Sertlerin dışındaki sessizler
BÜYÜK ÜNLÜ(SESLİ) UYUMU:
Kalından (a,ı,o,u) sonra kalın,inceden (e,i,ü,ö) sonra ince gelir.Asıl yani temel kuraldır,yalnız Türkçe sözcükler için geçerlidir.
Örn:ağaç,yenilgi,sürükleyici vb.
UYMADIĞI HALDE TÜRKÇE OLANLAR:
-Temel şeklinden uzaklaştıkları için uymayanlar
Örn:elma,hangi,anne vb.
-Uymayan ekler:Kalıp(değişmez,başka şekli olmadıkları için) oldukları için uymazlar.
Örn:-yor:istiyor
-ken:gelirken
-leyin:sabahleyin
-mtırak:yeşilimtırak
-ki:başındaki
-daş:gönüldaş
KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU:
Temel değildir,sonradan İstanbul Türkçe’sinin etkisiyle ortaya çıkmıştır.
-a,e,ı,i den sonra a,e,ı,i gelir.
-o,ö,u,ü den sonra o,ö,u,ü gelir.
B.Ü.U’YA UYUP K.Ü.U’YA UYMAYANLAR:
Örn:çamur,yağmur,tavuk,kabuk vb.
NOT:Eklerin ve zamanla değişenlerin durumu B.Ü.U ile aynıdır.
ÜNSÜZ UYUMU / BENZEŞMESİ / SERTLEŞMESİ:
Sertle biten sözcüğe gelen ek (c,d,g) sert (ç,t,k)’le başlar.
Örn:diş-çi sokak-ta millet-çe kalk-tı dış-tan
ÜNSÜZ YUMUŞAMASI:
Sertle biten sözcük+ünlüyle başlayan ek=ünsüz yumuşaması
(p,ç,t,k) = (b,c,d,g)
örn: kitap-ı>kitabı ağaç-ı>ağacı
yurt-u>yurdu renk-i>rengi
git-en>giden dert-ime>derdime
ÜNSÜZ YUMUŞAMASINA AYKIRILIK:
1.Özel adlara gelen eklerin yazılışlarında olmaz:
Örn:Ahmet-i>Ahmet’i Gemlik-e>Gemlik’e
2.Yabancı asıllılarda olmaz:
örn: millet-e>millete tazyik-e>tazyike hukuk-u>hukuku sürat-i>sürati
kaset-i>kaseti
3.Tek heceli sözcüklerde genelde olmaz:
örn:at-a>a ok-u>oku ip-e>ipe suç-u>suçu iç-e>içe vb.
Tek hecelilerde olanlar:
Örn:cep-i>cebi çok-u>çoğu taç-ı>tacı kap-ı>kabı yurt-u>yurdu
SES DÜŞMESİ:
SESLİ HARFİN DÜŞMESİ (HECE DÜŞMESİ/ÜNLÜ DÜŞMESİ):
Örn:ileri-lemek>ilerlemek
Koku-lamak>koklamak
Uyu-ku>uyku
Burun-u>burnu vb.
SESSİZ HARFİN DÜŞMESİ:
Sonu ‘k’ ile biten+küçültme eki ‘-cik,cık’ =ünsüz düşmesi
Örn:minik-cik>minicik
Ufak-cık>ufacık
SES TÜREMESİ:
ÜNLÜ TÜREMESİ:
Küçültme eki (-cık,-cik) nin tek heceli sözcüğe gelmesiyle oluşur.
Örn:genç-cik>gencecik
Az-cık>azıcık
Bir-cik>biricik
ÜNSÜZ TÜREMESİ:
Yardımcı eylemlerle yapılan birleşik eylemlerde:
Örn:af-etmek>affetmek
His-etmek>hissetmek
Zan-etmek>zannetmek vb.
DARALMA(SESLİ DARALMASI):
‘y’ sessizini etkisiyle geniş ünlüler(a,e,o,ö)in dar ünlü(ı,i,u,ü) durumuna geçerek daralmasıdır.
Örn:de-yor>diyor
Ye-yor>yiyor
Söyle-yor>söylüyor vb.
KAYNAŞMA:
İki ünlü arasına gelen ‘y,ş,s,n’ sessizleriyle yapılır.
Örn:elma-ı>elmayı
Kardeşi-e>kardeşine
İki-er>ikişer
Anne-i>annesi
ULAMA:
Ünsüzle biten sözcük+(arada noktalama işareti olmaması koşuluyla)+ünlüyle biten sözcük=ulama
Örn:Ben,akşam eve gelirken üç ekmek aldım.
Arap atlar yakın eder ırağı.
VURGU:
SÖZCÜK VURGUSU:
Genelde sözcüğün son hecesindedir.
CÜMLE VURGUSU:
Yüklemden önce gelen sözcüktedir.
SES KONUSUYLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER:
1.İki ünlü yan yana gelmez:
Örn: şiir, şair, saat vb.
2.İlk hecelerde iki ünsüz yan yana gelmez:
örn: spor, plan vb.
3.İlk hece dışında ‘o,ö’ bulunmaz:
örn:radyo,doktor,televizyon vb.
>>>SÖZCÜĞÜN YAPISI (EK, KÖK, GÖVDE) <<<
SÖZCÜĞÜN YAPISI (EK, KÖK, GÖVDE)
KÖK:
Kök, bir sözcüktür ve bir heceden veya birden çok heceden oluşabilir.
Sözcüğün anlamlı en küçük parçası.
Bölünemez.
Türetme ekini almamıştır.örn: var-ım,yok-um
Kapatarak bulunur.
Normal kullanım: Kök+ek
örn:
yap-ım, çek-im
Kökler genel olarak ikiye ayrılır:
a) Ad (ad soylu) kökleri:
ad, sıfat, zamir, edat , bağlaç, ünlem olan sözcüklerin kökleridir.
Örn:
Dağ, güzel, hemen, ben, ile, evet…
b) Eylem (fiil) kökleri:
iş, oluş, hareket bildiren sözcük kökleridir.
Örn:
At-, yaz-, sor- , oku-…
GÖVDE:
Kök+yapım eki=gövde
Kökle gövde anlamca birbiriyle ilişkili ancak karşıladıkları kavramlar,varlıklar değişiktir.
Örn:
var-lık-lı, yok-luk, yok-sul-luk
Ben adamı böyle yoklarım.
Yoklarım var olur mu?
EK:
Kök veya gövdelere gelerek ya yeni bir sözcük türetirler ya da sözcüğün cümle içindeki işlerliğini artırırlar.
Ekler tek başlarına bir anlam taşımaz ve kullanılmaz.
Yeni sözcükler yapan YAPIM ekleri.
Sözcüğe işlerlik katan ÇEKİM ekleri.
ÇEKİM EKLERİ:
Eklenince cümle içindeki diğer sözcüklerle ilişkiye sokar.
Sözcüklerin cümle içinde kullanılmalarını sağlar.
Anlam değişmez.
Sözcüğe işlerlik kazandırır.
Türü değişmez.
Sözcüğün cümledeki görevini belirler.
Dışarıdaki sözcüğü cümleye çeker.
İSİM ÇEKİM EKLERİ:
(ADLAR KONUSU İÇİNDE GENİŞ BİR BİÇİMDE İŞLENECEK)
Adların sonlarına gelerek diğer sözcüklere bağlarlar.
Cümle içindeki durumlarını belirten
Adlara cümlede görev veren veya anlamını türlü yönlerden belirginleştiren
Yeni adlar türetmeyen eklerdir.
Örn:
Sıra - lar, masa – ya,
FİİL ÇEKİM EKLERİ:
(EYLEMLER KONUSU İÇİNDE GENİŞ BİR BİÇİMDE İŞLENECEK)
Eylemlere gelen çekim ekleridir.
Eylemden yeni bir eylem türetmezler.
Eylemlere gelen zaman, dilek ve kişi ekleridir.
Örn:
Yarın gel - ecek - im
zaman eki kişi eki
Gel - meli - ler
zaman eki kişi eki
YAPIM EKLERİ:
Sözcüğün anlamını, kimi kez de türünü değiştirirler.
Eklenince yeni sözcükler türetir.
Yeni adlar,eylemler.
Anlam değişikliği.
Tür değişikliği.
ADDAN AD
-Ad kökünden veya gövdesinden yeni adlar türetir.
-Addan ad türetir.
Örn:baş-lık-lı,Türk-çe,eş-siz …
a a a a a a a
Göz-de öğrenci.
ADDAN EYLEM
-Ad kökünden veya gövdesinden eylemler türetir.
Örn:oyun-a,taş-la,yeşil-er …
a e a e a e
EYLEMDEN EYLEM
-Eylem kök veya gövdelerinden eylemler türetir.
Örn:gül-üş,gül-üş-me,kov-ala …
e e e e e e e
EYLEMDEN AD
Eylem kök veya gövdelerinden adlar türetir.
örn:dur-ak,ağla-mak,yor-gun-luk
e a e a e a a
Kaz-ı çalışmaları.
BASİT, TÜREMİŞ, BİRLEŞİK SÖZCÜKLER
Basit, türemiş, bileşik sözcüklerinin ortaya çıkmasının nedeni anlatma endişesidir.
BASİT (YALIN) (KÖK)
Yapım eki almamış olan sözcükler
Uyarı: çekim ekleri yeni sözcükler yapmadıkları için basit sözcükler çekim eki alsalar da kök durumundadırlar.
Örn:
Ses , ses – i – miz - i
a (kök) a ç.e ç.e. ç.e
yer, gök, su v.b. (basit ad)
güzel, sert v.b. (basit sıfat)
dal-,gör- v.b. (yalın eylem)
Uyarı: “ikili kök / ortak kök”, hem ad kökü hem de eylem kökü olarak kullanılabilen köklerdir:
Örn:
“boya” ad kökü olduğu gibi “boya-” eylem köküdür.
“acı” ad kökü olduğu gibi “acı-” eylem köküdür.
Sabahtan beri dolaşmaktan ayaklarım ağrıdı.
Gençler köy meydanında neşeyle güreşti.
Açıkta kalan süt ekşimişti.
Koca evi, bir günde boyadılar.
Ancak, hem isim hem de fiil olarak kullanılan “yaz, yüz, yol” gibi sözcükler ikili kök değil “sesteş” tir.
TÜREMİŞ (GÖVDE)
Yapım eki almış sözcük
Yapım eki olarak yeni anlam kazanmış sözcük
Gövde kökle ilgili; ancak karışladığı varlık yönünden farklıdır.
Örn:
Uyku,boşluk, kalemlik, yolcu …(türemiş ad)
Olgunlaş-, oyna-, gülüş- … (türemiş eylem)
Yaylı, sulu, … (türemiş sıfat)
BİRLEŞİK
Birden çok sözcüğün aralarına bir ek veya sözcük germeyecek biçimde birleşmesi
Anlamca değişikliğe uğrarlar.
Örn:
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, cumartesi, Yeşilırmak, (birleşik ad)
Açıkgöz, vurdumduymaz, uzun boylu adam, geniş bahçeli ev, boyu uzun adam (birleşik sıfat)
Konuşabilir, gelivermiş, bakakaldı, öleyazdım, yardım edelim, hasta olursun, gözden geçir, baş vurmuş (birleşik eylem)
>>>ADLAR (İSİM) VE AD TAMLAMALARI <<<
ADLAR (İSİM) VE AD TAMLAMALARI
-mek,mak alamayan
-duygu ve düşüncelerin adı.
-varlıkları ve kavramları karşılar.
1. VARLIKLARA VERİLİŞLERİNE GÖRE:
a.ÖZEL AD:
-tek,benzeri olmayan, bir tek varlığa ad olan
-baş harfleri büyük yazılır.
Örn:Peyami, Türkiye, Türkler, Edirne ,Pamuk, Çile, Türk Dil Kurumu …
b.CİNS AD:
-benzerleri olan
-aynı türden olan
-ortak olan
-dilin temel kavramları olan
örn:baş,baba,kedi,kaşık …
UYARI:Tür adları özel ad olabilir.Cümledeki kullanılışına bağlı.
Örn:Kaya ile kayalara tırmandık.
UYARI:Coğrafi ise ‘dünya,güneş,ay’ özel ad olarak yazılır.
Örn:Dünya Ay’la birlikte Güneşin çevresinde döner.
2. OLUŞLARINA (MADDELERİNE) GÖRE:
a.SOMUT:
-duyu organlarımızla algılayabildiğimiz
örn:insan,ev,hava,ada,Ankara,Orhan …
b.SOYUT:
-duyu organlarımızla algılayamadığımız
örn:üzüntü,sevgi.aşk,Allah,melek,yüreklilik,saygı,inat …
c.YANSIMALI:
-doğadaki varlıkların çıkardıkları seslerdir.
Örn:çat,pat,küt,fıs,cız,vız …
3.SAYILARINA GÖRE:
TEKİL:
-tek,bir varlığı karşılayan
örn:ev,taş,kir,insan…
ÇOĞUL:
-birden çık varlığı karşılayan
-‘-ler,lar’ ekleriyle çoğul yapılır
örn:evler,taşlar,kirler,insanlar …
TOPLULUK:
-’ler,lar’ çıoğul eklerini almamalarına karşın anlamca çoğul olanlardır.
Örn:-Yarın seçmen seçimini yapacak.
-Asker sınırları bekliyor.
-Dağ dağa kavuşmaz,insan insana kavuşur.
4.ADLARDA KÜÇÜLTME:(-CİK,-CIK)
-Küçük sözcüğünün yerine kullanılır.
Örn:-küçük adam>adamcık
-küçük çocuk>çocukcağız
-küçük tepe>tepecik
BİRLEŞİK AD:
İki adın değişik yollarla birleşmesi
Örn:
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, cumartesi, Yeşilırmak, başçavuş, önayak, akbaba vb
AD TAMLAMALARI:
Aralarında anlam ilişkisi bulunan adların oluşturduğu söz öbeği.
Bir adın bir başka adı anlam bakımından tamamlaması
Ad takımı olarak da bilinir.
Tamlayan 1. sözcük, tamlanan 2. sözcüktür.
Tamlayan tamlananın anlamını bütünler, tamamlar.
Örn:
Su çanağı: çanak ve su arasında belli bir anlam ilişkisi vardır.
a a
Kapının kolu: kapı ve kol arasında belli bir anlam ilişkisi vardır.
a a
En az iki addan oluşur.
Baştaki ad veya adlar tamlayan, sondaki ad veya adlar tamlanan
Örn:
Okul müdürü
Tamlayan Tamlanan
Devlet memurunun okul müdürü
t.yan t.nan t.yan t.nan
t.yan t.nan
BELİRTİLİ:
Tamlayan “-ın” ilgi ekini (tamlayan) , tamlanan “–ı” 3.tekil kişi iyelik ekini (tamlanan) alır.
Tamlananın tamlayana kesin aitliği söz konusudur.
Belirlilik vardır.
Örn:
Sınıf-ın kapı-s-ı
Arkadaşın-ın kitap-ı
Köylü-n-ün mallar-ı
BELİRTİSİZ:
Belirtme anlamı bir genellik kazanır
Tamlanan 3.kişi iyelik eki “-i” almış durumu.
Tamlayan belirli değildir. Kesin olmayacak biçimde genel bir aitlik anlamı
Anlam sınırı çok geniştir.
Örn:
Sokak kapı-s-ı (hangi sokak)
Ev terlik-i (hangi ev)
Okul müdür-ü (hangi okul)
Çam ağaç-ı (hangi çam)
TAKISIZ:
Tamlayan ve tamlananın ek almamış durumu
Eksiz tamlama
Tamlayan tamlananın neden yapıldığını, neye benzediğini belirtir.
Örn:
Yün eldiven, dev adam…
ZİNCİRLEME:
Tamlayanı veya tamlananı ad tamlaması olan ad tamlaması
Örn:
Bahçe kapısının gıcırtısı
a a a
t.yan t.nan
kardeşinin ders kitabı
a a a
t.yan t.nan
Uyarı: bazı cümlelerde ve özellikle şiirlerde tamlayan ile tamlanan yer değiştirebilir.
Örn:
Sakarya saf çocuğu masum Anadolu’nun
Divanesi kaldık Allah yolunun
Uyarı: tamlamalarda araya sözcük girebilir
Örn:
Küçüğün minik elleri
Afrika’nın balta girmemiş ormanları
UYARI: Belirtili ve zincirleme ad tamlamalarında tamlayanla tamlanan arasına sözcük girebilir; ancak takısız ve belirtisiz ad tamlamalarında araya sözcük giremez.
Örn:
Afrika’nın balta girmemiş ormanları.
Adamın hiç eksilmeyen saygısı.
AD ÇEKİM EKLERİ:
Adların sonlarına gelerek diğer sözcüklere bağlarlar.
Cümle içindeki durumlarını belirten
Adlara cümlede görev veren veya anlamını türlü yönlerden belirginleştiren
HAL EKLERİ
YALIN
Adların hiçbir durum eki almamış biçimidir.
Adın ek almamış durumudur.
Örn:
Oda, ev, baba, sınıf, adam, düşünce, kitaplık…
Kullanımı: cümlede özne ve belirtisiz nesne olurlar.
Örn:
Çocuk, biraz koştuktan sonra durdu. (özne)
Evinde çiçek yetiştiriyor. (b.siz nesne)
YÖNELME (-E DURUMU)
Adın belirttiği kavrama yöneliş, dönme söz konusudur.
Genelde cümlede dolaylı tümleç olurlar.
Örn:
Sınıfa,okula, eve, yola…
Kullanımı: Cümlede belirttiği anlama göre D.T. veya B.T.
Örn:
Eve geldi. (yönelme-D.T.)
Bugün okula gidecek. (yönelme-D.T.)
Bugün yemek yemeye eve gidecek. (neden-B.T.)
Bu iş yarına kalır. (zaman-B.T.)
Annesini görmeye gitti. (neden-B.T.)
BELİRTME (YÜKLEME, -İ DURUMU)
Eylemden etkilenen varlığı bildirir.
Adı eyleme bağlar.
-i, -ı ve –u,-ü biçimindedir.
Örn:
Kitabı, evi. Okulu, çocuğu…
Kullanımı: Cümlede belirtili nesne görevini üstlenir.
Örn:
Üzümünü ye, bağını sorma.
Onun da evi var.
Uyarı: adın –i durumu, 3. tekil kişi iyelik eki –i ile karıştırılmamalıdır.
Örn:
Evi yandı. (iyelik) Evi gördü. (-i durumu)
BULUNMA (KALMA,-DE DURUMU)
Adları eylemlere bağlar.
Eylemin yapıldığı yeri bildirirler.
Örn.
Adamı sokakta öldürdü.
Bir varlığın kaldığı, bulunduğu yeri, kişiyi belirtir.
Örn:
Kitaplar sıranın gözünde kaldı. (bulunduğu yer)
Kalemim Ahmet’te duruyor. (bulunduğu kişi)
-de, -da, -te, -ta
Kullanımı: Sözcüğe D.T. , B.T. görevi verir.
Örn.
Okullar yine eylülde açılacak. (zaman-B.T.)
Balıklar gemide yerini aldı. (yer-D.T.)
Saat onda gelirim. (zaman-B.T.)
Sizinle Ankara’da tanışmıştık. (yer-D.T.)
Çamaşırları elde yıkıyormuş. (durum-(nasıl)-B.T.)
ÇIKMA (UZAKLAŞMA, AYRILMA , -DEN DURUMU)
Sözcüğe cümlede çıkma, kaynaklanma, uzaklaşma anlamları yükler.
Kullanımı: cümlede sözcüğe D.T.,B.T. görevini verir.
Örn:
Okuldan bugün ayrıldım. (nereden-D.T.)
Davet için hazırlıklar dünden başladı. (zaman-Z.T.)
Taze sebzeyi tarladan alacaksın. (nerden-D.T.)
Bebek gürültüden uyuyamadı. (neden-B.T.)
ÇOĞUL EKİ (-LAR, -LER)
Adları çoğul duruma getirirler.
Birden çok varlık anlatırlar.
Uyarı: yalnızca çoğul yapmaz, getirildikleri adlara değişik anlamlar katarlar.
Örn:
Aile anlamı: Ayşeler bize geldi.
Soy sop: Türkler buralara da sahiptir.
Abartma: Adamın dünyalar kadar malı vardı.
Benzerlik: Şanlı tarihimiz Fatihlerle doludur.
Saygı: Müdür beyler henüz gelmedi.
İYELİK EKLERİ (TAMLANAN):
Bir şeyin kime, neye ait olduğunu bildiren
Adları adlara bağlar.
Örn:
Baş-ı-m (1. tekil kişi iyelik) el-i-n (2. kişi tekil iyelik) kaş-ı (3. tekil kişi iyelik)
Kafa-mız (1. çoğul kişi iyelik) burun-u-nuz (2.çoğul kişi iyelik) göz-leri (3. çoğul kişi iyelik)
Uyarı:3. tekil kişi iyelik eki (-i), belirtme durumu eki (-i) ile karıştırılmamalı.
Örn:
Kitabı bana yararlı olmadı. (onun kitabı)
Kitabı verir misin? (neyi)
Bulmak için başına ONUN getirilir.
Uyarı: -ları, -leri ile çoğul eki birbirine karıştırılmamalıdır.
Örn:
Yavrular annelerini arıyorlardı.
İLGİ EKİ (TAMLAYAN--İN, -IN, -ÜN, -UN)
Bir adı diğerine bağlar.
Belirtili ad tamlaması kurar.
Örn:
Bahçe-n-in kapısı oda-n-ın penceresi
On-un gibisi az bulunur.
Bunlar-ın hepsi sen-in olsun.
Senin evin nerede?
EŞİTLİK (-CE, -CA; -ÇE, -ÇA)
Adlara cümlede değişik anlamlar yükler.
Örn:
Pikniğe ailece gittik. (birliktelik)
Yıllarca onun yolunu gözledik. (çokluk)
Bu konu bence böyle anlatılmalı. (-e görelik)
Çocukça davranma. (benzerlik, gibilik)
Boyca bizden uzundu. (bakımından)
>>>SIFATLAR (ÖNAD) <<<
SIFATLAR (ÖNAD)
Adları türlü yönlerden niteleyen, belirten sözcükler.
Örn:
Bu kitap (kitabı bu olduğu belirtilmiş)
Sarı araba (araba renk yönünden nitelendirilmiş)
Adın önüne gelirler.(önad)
Adları benzerlerinden ayırmak için adların önüne getirilen ve onların özelliklerini veren sözcüklerdir.
Sarı ev, mavi ev, beyiz ev (evler benzerlerinden ayırmak için özellikler almış)
Önadla ad arasına virgül konmaz.
Örn:
Yabancı insanlar toplumda sevilmez.
Yabancı, insanlardan kaçar.
SIFATLARDA KÜÇÜLTME:
-cik, -ce; -msı, mtırak
gerçek küçültme eki –cik’tir, diğerleri adı anlamca daraltır.
Örn:
Küçücük ev
Büyükçe kutu (büyüğe yakın)
Yeşilimsi ağaç (tam yeşil değil, yeşile yakın)
Ekşimsi elma (ekşiye yakın)
SIFATLARDA PEKİŞTİRME:
Anlamın güçlendirilmesi
a) ilk hecenin ünlüye kadar olan kısmı + m, p, r,s +önad=pekiştirme
örn:
sa-p-sarı, te-r-temiz, be-m-beyaz, ma-s-mavi
b) önadın arka arkaya yinelenmesiyle
örn:
sulu sulu erikler, sıcak sıcak simit
c) yinelemelerin arasına “mı, mi)
örn:
sulu mu sulu erikler
sıcak mı sıcak simit
SIFATLARDA DERECELENDİRME / KARŞILAŞTIRMA:
İki nesneden birinin taşıdığı özelliğin, diğerine göre daha az veya daha çok olduğunu belirtir.
EŞİTLİK:
Örn:
Benimki kadar/gibi iyi kalem
ÜSTÜNLÜK:
Örn:
Daha iyi kalem
AŞIRILIK:
Örn:
Çok iyi kalem
EN ÜSTÜNLÜK:
Örn:
En iyi kalem
Uyarı: gerçekte bunlar BELİRTEÇTİR.
ADLAŞMIŞ SIFAT:
Sıfatın kendisinden sonra gelen adı kendisine çekerek ortadan kaldırmasıdır.
Ad sıfatın içinde gizlenir ve bu gizlilik çeşitli eklerle sağlanır.
Örn:
Güzeli (güzel insanı) herkes sever.
Sarının (sarı rengin) ne anlama geldiğini bilirdi.
BİRLEŞİK SIFAT:
Birleşik sözcüklerin sıfat görevinde kullanılanlarına bileşik sıfat denir.
Örn:
Uzun boylu adam, geniş bahçeli ev,
Boyu uzun adam, bahçesi geniş ev,
Açıkgöz, vurdumduymaz, uluslararası …
Karabiberli yemek, ağırbaşlı çocuk, yurtsever insan…
SIFAT TAMLAMALARI:
Önad + ad =önad tamlaması.
Önadla ad birlikte cümlede kullanılmışsa sıfat tamlaması olur. Cümlede yalnızca önad varsa tamlama yok demektir.
Örn:
Güzel (önad)
Güzel çiçek (önad tamlaması)
GÖREV VE ANLAM BAKIMINDAN ÖNADLAR
1.NİTELEME:
Adın niteliği (renk, koku, biçim…) gösteren
Adları kalıcı özelliklerini gösterir.
Örn:
Yeşil yaprak (yeşillik yaprağın kalıcı özelliği)
NASIL sorusunun yanıtıdır.
Kısaca adın nasıl olduğunu söylerler.
Örn:
Açık pencere, geniş tarla, yeni ev, uzun el…
2.BELİRTME:
Adı çeşitli yönlerden belirtirler.
Adları sayı, soru, işaret yoluyla, kesin olmayacak biçimlerde belirten önadlardır.
Adların geçici özellikleri, sonradan adlara takılan, anlık özelliklerdir.
Örn:
Bu mahalleye üç gün önce taşındık.(uçaklaşınca şu mahalle, yarın dört gün önce)
İŞARET:
Adları yerlerini göstermek için kullanılır.
Varlıkları işaret yoluyla belirten.
Çoğul ekleri yoktur.
Örn:
Bu, şu, o, öteki, beriki vb ev
“Bunlar ev” biçiminde kullanılırsa işaret adılı olurlar.
Uyarı: “bu, şu, o” yalın halde bir ismi gösterirlerse gösterme önadı olur.
Örn:
Bu ev, şu oda, o yer…
SAYI:
Adları sayı yönünden belirten
Adın sayıyla ilgili türlü yönlerini (sayısını, ölçüsünü, sırasını, parçasını) veren
Örn:
Yirmi öğrenci (asıl sayı)
Yirminci öğrenci (sıra sayı)
Yirmişer öğrenci (üleştirme sayı)
Yarım öğrenci, çeyrek öğrenci, yüzde yirmi kar (kesir sayı)
İkiz kardeş, üçüz bebek (topluluk)
BELGİSİZ:
Adları kesinlik kazandırmaksızın belirten
Adları tam olarak değil de aşağı yukarı belirten, belli belirsiz belirten.
Bazı, her, bir, herhangi, bütün, çok…
Uyarı: “bir” önadı cümledeki kullanımına göre hem sayı, hem belgisiz önad olabilir; eğer adın bir tane olduğu belirtildiyse sayı sıfatıdır, eğer herhangi bir anlamına geliyorsa belgisiz sıfattır.
Örn:
Bir çiçekle yaz olmaz (tek çiçek)
Bir gün ölebiliriz. (herhangi bir gün)
>>>SORU: <<<
SORU:
Addan önce gelerek o adı soru yönünden belirtir.
Özelliğini öğrenmek için ada sorulan soru
Nasıl, hangi, kaç, kaçar, ne…
Örn:
Bu, nasıl insan böyle?
Hangi öğrenciyi buluruz?
Oraya ne gün gideceğiz.
Uyarı: Sıfatlarda önce belirtme sıfatı, sonra niteleme sıfatı kullanılır.
Örn:
O küçük ev
Önündeki dikenli yol
Uyarı: Ortaçlar belirtme sıfatlarından önce yazılır.
Örn:
Bize bakan üç kişi
Yarın gelecek bir mektup
Uyarı: Sıfat tek başına kullanılırsa ADLAŞMIŞ SIFAT olur.
Örn:
Yaşlılar duygusal olur.
Uzunu arka sıraya geçsin.
Uyarı: “Kİ”, üç görevde kullanılır:
Adların yerini tutarsa adıl (zamir) görevinde
Örn:
Sizinki daha güzel bir tasarıydı.
Adların önüne gelerek özelliklerini verirse sıfat (önad) görevinde:
Örn:
Bahçedeki ağaç çiçek açmış.
Cümleleri bağlıyorsa bağlaç görevinde:
Örn:
Buraya kadar geldi ki illa bizi görecek.
UNVAN (SAN) ÖNADLARI
Kişi adlarına takılan saygı ve tanıtma sözcükleridir.
Örn:
Bay Utku, Bayan Gül, Doktor Muzaffer…
Ahmet Efendi, Mithat Dayı, Osman Paşa…
Sultan Murat, Oğuz Han, Osman Gazi…
>>>ZAMİRLER – ADILLAR <<<
ZAMİRLER – ADILLAR
Cümlede adların yerine geçen (kullanılan) sözcükler
Ad soylu oldukları için adın aldığı birtakım ekleri (hal, iyelik, çokluk, ilgi, eşitlik) onlar da alır.
1.KELİME DURUMUNDAKİ ADILLAR:
KİŞİ:
Kişi adlarının yerine kullanılırlar
Ben, sen, o, biz, siz, onlar, kendi
Örn:
Akın bugün geldi.
O bugün geldi.
GÖSTERME:
Varlıkların adlarını söylemeden , onları gösterme, işaret yoluyla göstererek belirten sözcükler.
Bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar
(yakın) (orta uzak) (uzak)
Varlıkların, adların gösterme yoluyla yerini tutarlar.
Örn:
Kalemleri de defterlerin yanına koyun.
Onları da şunların yanına koyun.
Uyarı: İşaret önadları işaret adıllarıyla karıştırılmamalıdır. Çekim eki alığında veya kendilerinden sonra virgül konduğunda.
Örn:
Bu akşam size gelecek.
Bu, akşam size gelecek.
O adamı nereden tanıyorsun?
Onu nereden tanıyorsun?
Uyarı: “o” sözcüğü:
Kişinin yerine geçerse kişi zamiri (O, bizi sevmez)
Bir varlığın yerine geçerse işaret zamiri (O, tamir edilmez.)
Bir adı gösterirse işaret sıfatı (O masayı getirin.)
BELGİSİZ:
Hangi adın yerini tuttukları açıkça belli olmayan.
“kimi, birkaçı, biri, bütünü, kimse, herkes…”
örn:
birkaç öğrenci> birkaçı
kadın
bir adam işe başladı> biri
çocuk
Birkaçı dün, bazıları bu sabah, kimi de daha önce geldi.
Bazı insanlar>bazıları
Uyarı: Belgisiz sıfatların iyelik takısı almalarıyla belgisiz adıllar oluşur.
Örn:
Birisi çoğu, birçoğu…
SORU:
Soru olarak adların yerine geçen
Asıl soru adılları “kim,ne” ,
Önad olan “hangi ve kaç’’ a –ı gelince “hangisi ve kaçı”
Ne soru adlından türemiş yer anlamlı soru zarfları (nereye, nereden, nerede) biçimine gelerek adıl olurlar.
Örn:
Kimi gördün? Hangisi senin?
Nereye gitti? Kaçı benim?
2.EK DURUMUNDAKİ ADILLAR:
İYELİK
Eklendikleri varlığın kime ait olduklarını belirten eklerdir.
Örn:
(benim) ev-i-m (bizim) ev-i-miz
(senin) ev-i-n (sizin) ev-i-niz
(onun) ev-i (onların) ev-leri
İLGİ ADILI “-Kİ”
-ki adın yerine geçer.
-im, -in iyelik ekleriyle birlikte kullanılır.
Örn:
Sizinki daha güzel bir tarlaydı.
Ali kitabını bulamayınca sizinkini aldı. (sizin kitabı)
Uyarı: ilgi adılı –ki ile sıfat yapan –ki karıştırılmamalıdır.
Örn:
Duvarınki dökülmüş. (duvarın çimentosu)
Duvardaki çimento dökülmüş.
Uyarı: “Kİ”, üç görevde kullanılır:
1. Adların yerini tutarsa adıl (zamir) görevinde
Örn:
Sizinki daha güzel bir tasarıydı.
2. Adların önüne gelerek özelliklerini verirse sıfat (önad) görevinde:
Örn:
Bahçedeki ağaç çiçek açmış.
3. Cümleleri bağlıyorsa bağlaç görevinde:
Örn:
Buraya kadar geldi ki illa bizi görecek.
>>>ZAMİRLER – ADILLAR <<<
ZAMİRLER – ADILLAR
Cümlede adların yerine geçen (kullanılan) sözcükler
Ad soylu oldukları için adın aldığı birtakım ekleri (hal, iyelik, çokluk, ilgi, eşitlik) onlar da alır.
1.KELİME DURUMUNDAKİ ADILLAR:
KİŞİ:
Kişi adlarının yerine kullanılırlar
Ben, sen, o, biz, siz, onlar, kendi
Örn:
Akın bugün geldi.
O bugün geldi.
GÖSTERME:
Varlıkların adlarını söylemeden , onları gösterme, işaret yoluyla göstererek belirten sözcükler.
Bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar
(yakın) (orta uzak) (uzak)
Varlıkların, adların gösterme yoluyla yerini tutarlar.
Örn:
Kalemleri de defterlerin yanına koyun.
Onları da şunların yanına koyun.
Uyarı: İşaret önadları işaret adıllarıyla karıştırılmamalıdır. Çekim eki alığında veya kendilerinden sonra virgül konduğunda.
Örn:
Bu akşam size gelecek.
Bu, akşam size gelecek.
O adamı nereden tanıyorsun?
Onu nereden tanıyorsun?
Uyarı: “o” sözcüğü:
Kişinin yerine geçerse kişi zamiri (O, bizi sevmez)
Bir varlığın yerine geçerse işaret zamiri (O, tamir edilmez.)
Bir adı gösterirse işaret sıfatı (O masayı getirin.)
BELGİSİZ:
Hangi adın yerini tuttukları açıkça belli olmayan.
“kimi, birkaçı, biri, bütünü, kimse, herkes…”
örn:
birkaç öğrenci> birkaçı
kadın
bir adam işe başladı> biri
çocuk
Birkaçı dün, bazıları bu sabah, kimi de daha önce geldi.
Bazı insanlar>bazıları
Uyarı: Belgisiz sıfatların iyelik takısı almalarıyla belgisiz adıllar oluşur.
Örn:
Birisi çoğu, birçoğu…
SORU:
Soru olarak adların yerine geçen
Asıl soru adılları “kim,ne” ,
Önad olan “hangi ve kaç’’ a –ı gelince “hangisi ve kaçı”
Ne soru adlından türemiş yer anlamlı soru zarfları (nereye, nereden, nerede) biçimine gelerek adıl olurlar.
Örn:
Kimi gördün? Hangisi senin?
Nereye gitti? Kaçı benim?
2.EK DURUMUNDAKİ ADILLAR:
İYELİK
Eklendikleri varlığın kime ait olduklarını belirten eklerdir.
Örn:
(benim) ev-i-m (bizim) ev-i-miz
(senin) ev-i-n (sizin) ev-i-niz
(onun) ev-i (onların) ev-leri
İLGİ ADILI “-Kİ”
-ki adın yerine geçer.
-im, -in iyelik ekleriyle birlikte kullanılır.
Örn:
Sizinki daha güzel bir tarlaydı.
Ali kitabını bulamayınca sizinkini aldı. (sizin kitabı)
Uyarı: ilgi adılı –ki ile sıfat yapan –ki karıştırılmamalıdır.
Örn:
Duvarınki dökülmüş. (duvarın çimentosu)
Duvardaki çimento dökülmüş.
Uyarı: “Kİ”, üç görevde kullanılır:
1. Adların yerini tutarsa adıl (zamir) görevinde
Örn:
Sizinki daha güzel bir tasarıydı.
2. Adların önüne gelerek özelliklerini verirse sıfat (önad) görevinde:
Örn:
Bahçedeki ağaç çiçek açmış.
3. Cümleleri bağlıyorsa bağlaç görevinde:
Örn:
Buraya kadar geldi ki illa bizi görecek.
>>>ZARFLAR - BELİRTEÇLER <<<
ZARFLAR - BELİRTEÇLER
Genellikle eylemleri, bunun dışında sıfatları ve kendi gibi zarfları belirtir, tamamlarlar.
Eylemlerin, sıfatların, zarfların anlamını güçlendirir veya kısıtlarlar.
Asıl görevleri eylemleri yer, yön, durum, miktar, soru yönlerinden nitelemektir.
Örn:
İki gün önce seni aramıştı. (zaman)
Geri dönmeyiniz. (yer-yön)
Onlardan kolay kurtuldu. (durum)
Derslerine az çalışıyorsun. (azlık-çokluk)
Bu acıya yürek nasıl dayansın? (soru)
1.DURUM (HAL):
Eyleme sorulan “nasıl” sorusunun yanıtıdır.
Eylemin nasıl yapıldığını ve ne durumda olduğunu belirtir.
Örn:
Aynaya bakıp katıla katıla güldü.
Çocuk bize böyle anlattı.
Delice konuşma, kızarım!
Koşarak yanımıza geldi.
2.ZAMAN:
Eylemin zamanını belirtirler.
Eyleme sorulan “ne zaman” sorusunun yanıtıdır.
Eylemin zamanını sınırlandırırlar.
Örn:
Akşam bize geldiler.
İşim henüz bitmedi.
Bu sorunu sonra konuşuruz.
Eskiden buralara gelirdik.
3.AZLIK-ÇOKLUK:
Eylemlerin, sıfatların veya görevce kendisine benzeyen sözcüklerin (zarfların) miktarını, derecesini, ölçüsünü belirtirler.
Miktarlarını kısar, sınırlar, arttırır…
Eyleme, sıfata veya zarfa sorulan “ne kadar” sorusunun yanıtıdır.
Örn:
Bu sınava daha çok çalışmalısınız.
Koşmayı çok seviyorum.
Biraz daha sabret.
İki metre kadar atladı.
Sıfatlarda sıfatın önüne gelerek sıfatın azlık-çokluğunu, derecesini belirtir.
Örn:
Tüy kadar hafif çocuk. (eşitlik)
Çok güzel insan. (aşırılık)
Pek güzel insan. (aşırılık)
Daha çok, pek çok güzel insan. (aşırılık)
Daha sevimli hayvan. (üstünlük)
En sevimli hayvan. (en üstünlük)
4.YER-YÖN:
Eylemin yerini yönünü belirtirler.
Genelde kullanılanlar: “yukarı, aşağı, ileri, geri, içeri, dışarı, öte, beri…”
Örn:
Bir anda ileri atıldı.
Öte git.
İçeri buyurun.
Geri çekilin.
5.SORU:
Eylemleri soru yoluyla belirten ve gördüğümüz diğer zarfları buldurmaya yarayan sözcüklerdir.
Soru eyleme sorulur.
Örn:
Ben bu durumda ne yapabilirim?
Buraya nasıl gelebildin?
Niçin büyüklerini dinlemiyorsun?
Bu yazıyı ne biçim yazmışsın?
Babanlar ne zaman geri dönecek? |